Saros: King in Yellow Referansı mı?

Housemarque, Returnal ile adından sıkça söz ettirdikten sonra, yeni projesi Saros ile oyun dünyasını yeniden heyecanlandırmayı başardı. Ancak Saros, sadece görsel şöleni ve Housemarque’ın imzası haline gelen yoğun aksiyonuyla değil, aynı zamanda barındırdığı derin ve ürkütücü temalarla da dikkat çekiyor. Özellikle oyunun ana karakterinin sıkışıp kaldığı ‘sarı cehennem’ teması, akıllara hemen bir başka korku klasiğini, Robert W. Chambers’ın 1895 tarihli eseri The King in Yellow‘u getiriyor. Peki, Saros gerçekten de bu kült korku kaynağına bir gönderme mi yapıyor?
Saros ve Sarı Cehennemin Gizemi
Saros’un ilk tanıtımlarında ve paylaşılan görsellerde göze çarpan en baskın renk sarı. Oyunun baş kahramanı, bilinmeyen bir varlık tarafından lanetlenmiş ve kendisini sarının her tonunun hakim olduğu, gerçeklikten kopuk, kâbusvari bir boyutta buluyor. Bu ‘sarı cehennem’, sadece görsel bir tercih olmanın ötesinde, oyunun atmosferine ve anlatısına derinlemesine işlenmiş bir unsur gibi duruyor. Sarı, çoğu zaman neşeyi ve canlılığı temsil etse de, Saros’ta bu renk, tekinsizliği, yozlaşmayı ve deliliği çağrıştırıyor. Karakterin içinde bulunduğu bu umutsuz durum, oyuncuları hem görsel hem de psikolojik olarak zorlayacak bir deneyimin habercisi niteliğinde. Housemarque’ın bu renk paletini ve temayı seçmesi, oyunun arkasındaki felsefenin ve hikayenin ipuçlarını veriyor. Sarı rengin bu denli yoğun ve rahatsız edici bir şekilde kullanılması, akıllara Saros King in Yellow arasındaki olası bağlantıyı getiren temel unsurlardan biri.
The King in Yellow Nedir?
The King in Yellow, Amerikalı yazar Robert W. Chambers’ın 1895 yılında yayımlanan kısa öykü koleksiyonudur. Bu eser, özellikle Lovecraftvari kozmik korkuya yaptığı öncülükle bilinir. Kitap, okuyucularını deliliğe sürükleyen, insan ruhunu yozlaştıran ve varoluşsal bir dehşeti barındıran yasaklı bir tiyatro oyunu etrafında döner. Oyunu okuyanlar veya izleyenler, gerçeklik algılarını yitirir, paranoyaklaşır ve sonunda akıl sağlıklarını kaybederler. Eserde sıkça geçen ‘Sarı İşaret’ (The Yellow Sign) ve ‘Sarıdaki Kral’ (The King in Yellow) figürü, okuyucuyu bilinmez bir tehdidin ve kozmik bir dehşetin içine çeker. Chambers’ın bu eseri, sonraki dönemlerde birçok korku yazarına, özellikle de H.P. Lovecraft’a ilham kaynağı olmuş ve popüler kültürde de kendine yer bulmuştur. Özellikle ‘True Detective’ dizisinin ilk sezonuyla yeniden gündeme gelen The King in Yellow, hala modern korku edebiyatının mihenk taşlarından biri olarak kabul ediliyor.
Olası Bağlantılar ve İşaretler
Saros ile The King in Yellow arasındaki paralellikler oldukça dikkat çekici. Her iki eserde de sarı rengin baskınlığı, delilik teması ve gerçekliğin bozulması anahtar unsurlar olarak öne çıkıyor. Saros’un karakteri, tıpkı ‘Sarıdaki Kral’ oyununu okuyanlar gibi, sarı bir boyutta hapsolmuş ve akıl sağlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum, Housemarque’ın oyunda sadece görsel bir estetik değil, aynı zamanda derin bir edebi referans kullanma ihtimalini güçlendiriyor. Ayrıca, her iki evrende de bilinmeyen, güçlü ve korkutucu bir varlığın etkisi hissediliyor. Chambers’ın eserindeki ‘Sarıdaki Kral’ figürü, Saros’taki ‘lanetleyen varlık’ ile benzer bir rol üstleniyor olabilir. Housemarque’ın Returnal’da da derin bilim kurgu ve psikolojik korku ögelerini başarıyla birleştirmesi, Saros’ta da benzer bir edebi derinlik arayışında olduklarını düşündürüyor. Bu durumda, Saros King in Yellow bağlantısı, oyunun hikayesine çok daha zengin ve katmanlı bir boyut katacaktır.
Housemarque’ın Geçmişi ve Tematik Derinlik
Housemarque, özellikle Returnal ile hikaye anlatımına ve tematik derinliğe ne kadar önem verdiğini kanıtlamıştı. Returnal, roguelike yapısının arkasında, zaman döngüsü, travma ve kayıp gibi ağır temaları işleyen zengin bir anlatıya sahipti. Bu geçmiş göz önüne alındığında, Saros’ta da benzer bir edebi veya felsefi gönderme yapmaları hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Hatta, The King in Yellow gibi kült bir esere gönderme yaparak, oyunun atmosferini ve oyuncuların deneyimini daha da derinleştirebilirler. Housemarque’ın oyunları genellikle yüzeyin altında karmaşık bir lore ve sembolizm barındırır. Saros’un da bu geleneği sürdürerek, sadece bir aksiyon oyunu olmanın ötesinde, psikolojik bir gerilim ve edebi bir keşif sunması bekleniyor. Saros King in Yellow referansı, bu beklentiyi daha da artırıyor.
Sonuç
Housemarque’ın yeni oyunu Saros’un, Robert W. Chambers’ın kült eseri The King in Yellow’dan ilham aldığına dair güçlü işaretler bulunuyor. Sarı rengin baskın kullanımı, delilik teması ve gerçekliğin bozulması gibi ortak noktalar, bu bağlantının sadece bir tesadüf olmadığını düşündürüyor. Eğer bu teori doğruysa, Saros sadece görsel olarak değil, aynı zamanda anlatısal olarak da oyuncuları derin bir korku ve psikolojik keşif yolculuğuna çıkaracak demektir. Oyunun çıkışıyla birlikte Saros King in Yellow arasındaki gizemli perdenin aralanmasını ve Housemarque’ın bu iki evreni nasıl ustaca harmanladığını görmek için sabırsızlanıyoruz. Bu olası bağlantı, Saros’u sıradan bir aksiyon oyunundan çok daha fazlası haline getirme potansiyeli taşıyor.